Kategori:

Cezayir, Kuzey Afrika’da, 2.380.000 kilometrekare yüzölçümüne sahip çok büyük bir ülkedir. Afrika’nın yüzölçümü olarak en büyük ülkesi ve dünyanın en büyük 11. ulusu olan Cezayir; Libya, Mali, Moritanya, Fas, Nijer, Tunus ve Batı Sahra ile sınır komşusudur ve Akdeniz’de sahil şeridine sahiptir. 

200.000 yıldan fazladır insanlar şu anda Cezayir olan bölgede ve çevresindeki Mağrip’te yaşamıştır. İlk uygarlıklar 4000 ila 8000 yıl önce ortaya çıkmış ve sonunda “Berberi Kültürü” olarak adlandırılan kolektif bir popülasyon oluşturmuşlardır. 

Yaklaşık M.Ö. 900’den itibaren bölge, çoğu zaman Akdeniz’in çeşitli bölgelerinden gelen uygarlıklar tarafından defalarca işgal edilmiştir. İlk önce Fenikeliler gelip, kıyı boyunca ticaret yapmış ve sonunda Tunus’ta Kartaca’yı ve Cezayir’de çeşitli karakollar kurmuşlardır. Daha sonra, M.S. 24 ile birlikte Romalılar bölgeyi fethetmiş ve 4. yüzyılda bölge, Hıristiyanlaştırılmıştır. 

8.yüzyıldan başlayarak Cezayir ve Mağrip, genişleyen İslam dünyası için stratejik bir hedef haline gelmiştir. 8.yüzyılın ilk on yılı sonunda, Emeviler Cezayir dahil tüm Kuzey Afrika’yı fethetmiştir. Bundan sonraki birkaç yüzyıl boyunca, bölge halkı büyük çoğunlukla Müslüman olmuştur.

Emevi Devletinin yıkılmasının ardından, İspanyollar tarafından Cezayir halkı zorla Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmış, fakat Osmanlı Devlet’i Cezayir’de şehit düşen yüzlerce Türk askerinin kanıyla bölgedeki Müslümanların varlığını korumuştur. 16. yüzyılda, bölge Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altına girmiş ve Barbaros Hayrettin Paşa beylerbeyi olarak atanmıştır. Bu süre zarfında Akdeniz bir “Türk Gölü” haline gelmiş, Müslümanlar Osmanlı himayesi altında dillerini ve dinlerini özgürce yaşamıştır. 

19. yüzyılın başlarında ise Cezayir, Fransızların eline geçmiştir. Fransız işgali altında Müslüman halkın kimliğini yok etmek amacıyla 1830’da Cezayir’de Avrupa’nın en büyük misyonerlik merkezi olan “Beyaz Papazlar Cemiyeti” kurulmuştur. Amaç elli yıl içinde halkın Hıristiyanlaştırmasını sağlamak olsa da, Müslümanların direnişi ve dinine bağlılığı bu durumu engellemiştir. Fransızlar, Cezayir halkının Arapça ve Berberice konuşmalarını yasaklayıp, onları Fransızca öğrenmeye zorlamış, direnen halkın topraklarına el koymuşlardır. Müslümanların direnişi devam edince Fransa yüz binlerce Müslümanı gözlerini kırpmadan katletmiştir. Soykırıma karşı olduğunu belirtip sözde Ermeni Soykırımını tanıyan Fransa’nın Cezayir üzerindeki kanlı hakimiyeti belki de tarihteki soykırımların en büyüklerindendir.

1954’te adaletsiz Fransız hâkimiyetine son vermek isteyen Cezayirliler, Ulusal Kurtuluş Cephesini kurarak, sekiz yıl sürecek büyük çapta bir iç savaş başlatmıştır. O zamanlar yaklaşık iki milyon Cezayirli ölmüş ve iki-üç milyonu da göç etmek durumunda kalmıştır. Nihayet bağımsızlık, 1962’de, tarihte bağımsızlık için yapılan en uzun ve en kanlı savaşlardan birinin ardından gerçekleşmiştir. 

Hükümet kurulduktan iki yıl sonra, seçilmiş cumhurbaşkanı kansız bir darbe devrilmiştir. 1989’da, birçok partinin hükümete katılmasına ve ordunun hükümetin işleyişindeki rolünü azaltmasını sağlayan bir anayasa kabul edilmiştir. 1991’de, köktendinci bir İslami partinin başarısını takiben, ordu seçimleri durdurmuş ve o zamandan beri Cezayir’de hükümete karşı küçük çaplı isyanlar baş göstermiştir. 1999 ve 2004 yıllarında, ancak İslami partilerin katılımını yasaklayan anayasa değişikliklerinden sonra tekrar seçimler yapılmıştır. 

Ülkede çok fazla cazibe merkezi olmasına ve makul fiyatlara rağmen, politik karmaşıklık ve küçük çatışmalar nedeniyle turizm çok gelişmiş değildir. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Kasbah gibi güzel mimari yapılar, binlerce palmiye ağacı, pırıl pırıl plajlar ve ışıltılı manzaralar Cezayir seyahati sırasında görülmeye değerdir. 

Benzer Yazılar

Dünya Vatandaşlığı Nedir?