Kategori:
“Bolluk Paradoksu” olarak da bilinen “Kaynak Laneti Teorisi” ekonomide; petrol, doğalgaz ve bor gibi doğal kaynaklar açısından zengin ulusların, sosyo-ekonomik açıdan yavaş gelişim göstermesini ve sonuçta ekonomik sorunlarla yüzleşeceğini açıklayan bir teoridir. Kaynak Laneti Teorisi’ne odaklanmanın, ekonomik kalkınmada önemli bir rolü olup olmadığı konusunda bazı argümanlar bulunmaktadır. Bu konuda özellikle Orta Doğu ve Avrasya’daki doğal kaynak bakımından oldukça zengin ülkelerde göze çarpan sosyo-ekonomik ve demokratik geri kalmışlık, bu teoriye odaklanılma sebepleri arasında gösterilmektedir.
Kaynak Laneti Teorisi’nin oluşumunda 2 faktör ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerden ilki ve belki de en göze çarpanı, belirli bir doğal kaynak bakımından zengin bir ülkenin, yalnızca bu kaynak ile ilgili sektörlere yoğunlaşmasıdır. Örneğin; kereste gibi büyük bir doğal kaynak tedarikine sahip olan bir ülke, tüm enerjisini ve kaynaklarını, kereste endüstrisinin gelişmesine yoğunlaştırmakta ve bu durum diğer sektörlerin geri kalmasına neden olmaktadır. Kaynak Laneti Teorisi’nde bu durumun, ekonomik gelişmeyi engelleyebilecek veya hatta durdurabilecek bir dizi zincirleme reaksiyona neden olduğu belirtilmektedir. Bu örneğe göre, tüm enerjisini ahşap sektörüne yatırmış bir ülke, eğer ahşap fiyatları kökten düşerse ciddi problemlerle karşılaşabilir. Diğer bir ifade ile söz konusu ülke, tüm yatırımını tek bir sektöre yapması durumunda, tıpkı “yumurtaları aynı sepete koymak” sözünde olduğu gibi, kendini önemli bir risk altına sokmuş olur. Benzeri şekilde; Venezuela, Suriye, İran ve Irak gibi ekonomisi yalnızca petrol hammaddesi ihracına dayalı olan ülkeleri de örnek verebiliriz.
Kaynak Laneti Teorisi’nin oluşumuna neden olan ikinci faktör ise, bir ülkenin, yalnızca sahip olduğu hammaddenin ihracına odaklanmasıdır. Bu durum, söz konusu ülkenin mamül haline gelmiş, yani bitmiş ve rafine ürünlerin satışını yaparak daha fazla gelir elde etmesini önleyebilir; örneğin, tüm tik ahşabını diğer ülkelere ihraç etmek, ihracatçı ülkeyi tik ağacı mobilyaları, tik yağı, tik ağacı döşemeleri ve diğer tik ürünleri pazarının dışında bırakarak ekonomik olarak geri kalmasına neden olabilir. Benzeri şekilde kakao hammaddesi ihraç eden birçok Latin Amerika ve Afrika ülkelerini de örnek olarak verebiliriz.
Kaynak Laneti Teorisi’ne göre, bir ülke “sağmal inek” olarak birçok endüstriye odaklanmak yerine, tek bir alana odaklanırsa, eninde sonunda ekonomik olarak başarısız olacaktır. Buna göre, farklı alanlara odaklanarak ekonomisini geliştiremeyen bir ülke, çeşitli mal ve hizmetler için başka ülkelere güvenmek zorunda kalmak suretiyle, dönem sonunda net bir ithalat–ihracat açığı ile, yani ekonomik zarar ile yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Özetle; bir ülkenin, bir doğal kaynağın bolluğu açısından oldukça şanslı olması, o ülkenin ekonomisinin diğer ülkelere göre çok daha kırılgan hale gelmesine neden olabilir. Böylece söz konusu kaynağın bolluğu bir paradoks oluşturmak suretiyle, o ülkenin şansı olmaktan ziyade laneti haline gelebilir. Çünkü kaynakların bolluğu, çeşitlilik ihtiyacını göz ardı edip çok izole yatırım ve gelişmeyi teşvik ederek bir ülkenin ekonomisini zayıf hale getirmektedir. Buna göre, söz konusu kaynak için varolan pazarın daralması, kaynağın değerinin düşmesi veya kaynağın tükenmesi durumunda sonuçlar, o ülke için ekonomik olarak yıkıcı olmaktadır. Ekonomistler, bu durumla mücadelenin, dengeli, çeşitli yatırım ve gelişmeyi teşvik etmek kadar basit olduğuna inanmaktadır.