Kategori:

Karayiplerde bir ada ülkesi olan Haiti, Batı Yarımküre’deki en fakir ülke olarak kabul edilmektedir. Küçük seçkin bir Haiti grubu son derece zengin olsa da, ülkenin yaklaşık 80%’i yoksulluk içinde yaşamakta ve uluslararası gıda yardımına ihtiyaç duymaktadır. Bu ülkede, yolsuzluk yapan hükümetler, sağlıksız koşullar ve toprak tahribatı uzun yıllardır yaygın olarak görülmektedir. Başkenti Port-au-Prince’i 12 Ocak 2010’da yerle bir eden deprem, bölgenin yoksulluk oranını arttırmıştır. Buna ek olarak Haiti’de, eğitim ve iş olanaklarının kısıtlı olması da yoksulluk nedenlerinin başında gelmektedir.

Yaklaşık iki yüzyıldır yoksullukla mücadele eden Haiti, 1700’lerde Fransız yönetimi altındayken, Fransa’nın toplam gayri safi milli hasılasının yaklaşık dörtte birini oluşturmaktaydı. Tarihçiler, Haiti’nin 1804’te Fransız sömürüsünden kurtulmak üzere verdiği savaşın, bugün ülkenin yoksulluğuna katkıda bulunduğunu belirtmektedir. Verdiği savaş neticesinde Haiti, Amerika Kıtası’nda köleliği kaldıran ilk ülke olmuştur. Fransız hükümeti, Haiti’nin bağımsızlığını tanımak için kendisine 150 milyon frank ödemesini şart koşmuştur. Haiti, ABD’nin de dahil olduğu, köleleri olan milletlerden gelen ticari bir abluka ile çevrelenmek yerine, 1947’de tazminatı tam olarak ödeyerek bağımsız olmayı tercih etmiştir. Bu ödeme sebebiyle Haiti kendini derinden sarsacak bir borç batağına sürüklenmiştir.

Bağımsızlıktan sonra, Haiti halkı Fransızlar tarafından işletilen ekim sistemine geri dönmek yerine toprak sahipliğini serbest bırakmayı seçmiştir. Artık köle olmamalarına ve toprak sahibi olmalarına rağmen, küçük çiftçiler verimsiz operasyonlar nedeniyle çok kazanç elde edememiştir. Bazı uzmanlar, bugün devam eden bu verimsizliğin Haiti’deki yoksulluğu sürdürmeye devam edeceğini belirtmektedir.

Yıllar geçtikçe, yozlaşmış rejimler Haiti’yi daha fazla yoksulluğa sürüklemiştir. 1957’den 1986’ya kadar ülkeyi yöneten Francois “Papa Doc” ve oğlu Jean-Claude “Baby Doc” Duvalier’in 30 bin Haitili’yi öldürdüğü, ekonomik sorunları bastırdığı ve muhtemelen birçok eğitimli profesyonelin Haiti’yi terk etmesine neden olduğu belirtilmektedir. Dualiers ve onların halefi Jean-Bertrand Aristide, ülkeyi siyasi ve ekonomik açıdan o kadar dengesiz hale getirmiştir ki, uluslararası yatırımcıların ülkeden uzaklaşmasına neden olmuştur. 2006 yılında, uyuşturucu kaçakçılığı, şiddet ve derinleşen yoksulluk nedeniyle, Birleşmiş Milletler güçleri düzen oluşturmak üzere Haiti’ye gönderilmiştir. 

Haitili bir işçi ayda 70 ABD Dollarından (USD) daha az kazanmaktadır. Haiti’deki ortalama yaşam süresi 52 yıldır ve orada doğan bebeklerin yaklaşık 10%’u 4 yaşından önce ölmektedir. Ülkenin yarısından fazlası okuma yazma bilmemektedir ve vasıflı işgücü çok azdır. Genellikle ekonomik kalkınmayı sürdürmek için gerekli olan yollar, teknolojiler ve enerji kaynakları gibi altyapı sistemleri Haiti’de tam olarak kurulmamıştır. 

Çoğu Haitili’nin temiz içme suyuna ve elektriğe erişimi yoktur. Güvenli su kaynaklarına yalnızca en zengin Haitliler erişebilmekte ve yoksulların çoğu zehirli, bakteri yüklü sular kullanmakta ve buna bağlı hastalıklardan ölmektedir. Haiti’nin yalnızca 13%’ünün ülke genelinde suyu temizlemek ve taşımak için gerekli olan elektriğe erişimi olduğu tahmin edilmektedir. 

Ormanların yok edilmesi, mercan resifinin bozulmasına ve toprak kaymasına neden olarak Haiti’deki yoksulluğa katkı sağlamaktadır. Haiti’de ana enerji kaynağı olarak ağaçlar yakılmaktadır. Ağaçlar yok edildiğinde, toprak tehlikeli biçimde aşınmakta ve toprak kaymaları meydana gelmektedir. Bu nedenle ormansızlaştırılmış arazi, ülkeyi sık sık etkileyen tropikal fırtınalara karşı dayanıksız hale getirmektedir. 

Benzer Yazılar

Kurtarıcı İsa Heykeli Nedir?

Kültürel Hegemonya Nedir?

Japonya’nın Kısa Tarihi Nedir?

Khoikoiler Kimdir?

İsrail’deki En Büyük Siyasi Partiler Hangileridir?

La Llorona Nedir?