Kategori:
Halk dilinde kanıtsallık, bir ifadenin doğruluğunu destekleyen kanıt anlamına gelmektedir. Araştırmacılar kanıtsallığı genellikle bilgisel kiplikkarşıtı bir ifadeyi destekleyen bir kanıtı ölçerek ölçerler. Bilgisel kiplik, araştırmacının insan içinde veya edebiyat eserinde sunduğu kanıtın kanı miktarıdır. Araştırmacı kanıtsallığı ölçerken genellikle, kanıtın duyusal mı yoksa kulaktan dolma mı olduğunu tespit eder. Öyleyse araştırmacı bu bilgiyi ifadenin tutarlı olup olmadığı, bilgiyi büyük olasılıkla doğru veya büyük olasılıkla yanlış olarak nitelendirip nitelendiremeyeceğini belirlemek için kullanabilir.
Kanıtsallık için bilgi sağlamaya genellikle, ifadenin konusunun nasıl incelendiğinin bulunmasıyla başlanır. Örneğin; genç bir kadın, “Kız kardeşimin kolu kanıyor.” demiş olsun. Bu ifade üzerine çalışma yapan bir araştırmacı genç kadının bunu nasıl biliyor olduğunu sorgulayabilir. Eğer ifade dolaylı yoldan gözlemlenmiş ise, genç kadının bu bilgiye üçüncü kişiden ulaştığı ve birinci ağızdan gözlemlemediği muhtemeldir.
Kulaktan dolmalarla ilgilenen bir araştırmacının iki seçeneği vardır; ifadeyi büyük olasılıkla yanlış olarak değerlendirmesi veya duyumlarıyla ifadeyi gözlemlemiş birini bulmaya çalışması. Dolaylı verilmiş ifadeler, insandan insana aktarılırken onlara kısmen düşük seviyede bilgisel kiplik verilmesiyle şaşırtıcı ve kafa karıştırıcı olabilir. Örneğin; genç kadının kız kardeşi sadece bir kağıt kesiğine maruz kalmış olabilir ancak bu ifade kadının kendisine ulaşana kadar abartılmıştır.
Yukarıdaki durumda araştırmacı, ifadeyi duyusal kanıtla destekleyen birini büyük olasılıkla bulabilirdi. Duyusal kanıt beş duyudan herhangi biriyle elde edilmiş olabilir; görmek, duymak, tatmak, dokunmak veya koklamak gibi. Kızı gören biri, kızın kolundaki kanı görüp görmediği sorusuyla bunu teyit etmesi ifadeyi destekleyebilir. Bu da araştırmacıya ifadeyle ilgili daha çok güven verir ancak henüzbunu kanıtlamak veya aksini ispat etmek mümkün değildir. Örneğin; iddia edilan kan, dökülmüş ketçap veya mürekkep de olabilir.
Kanıtsallıktaki bir sonraki aşama genellikle, kanıtla fiziksel ilgisi olan birini bularak olaya daha da yakınlaşmaktır. Bu vakada bu kişi, kızın kolunu iyileştirmesine yardım eden biri veya kızın kendisi olabilir. Kıza kolunu iyileştirmesi için yardım eden kişi görme kanıtının yanı sıra dokunma kanıtına da sahiptir. Bu kişi yaralanmanın şiddetini görmüş ve temizlemek veya yarasını sarmak için muhtemelen yaraya dokunmuş biridir. Araştırmacı bu kişiyi, yaranın ve kanın gerçekten de göründüğü gibi olup olmadığının kararını vermesiyle sorgulayabilir.
Genellikle kaynak kanıt, addedilen en iyi tür kanıtsallıktır. Burada, araştırmacı ifadenin doğrudan kaynağına iner; bu da bu vakadaki kızdır. Kız, kendisine ne olduğunu tam olarak bilerek ifadeyi yaşamıştır. Eğer araştırmacı onunla konuşur ve kulaktan dolmanın doğru olduğunu öğrenirse, ifade büyük olasılıkla doğru olarak nitelendirilebilir.